13 Şubat 2018 Salı

Tan r/ı Kendi n/i

Kendimi ifade edebilme alanlarında bir yol arıyorum aslında. Zihnimin içinde sürekli bir ses, düşünce var. Baktığım her yerde her anımda bu düşünce ve ses yeniden üretiliyor. Sanırım bu da bakış açısının kendisi oluyor yani bakışl açısı üretilen bir şeyse sanırım bu inşa mekanızması zihnimde böyle işliyor ve kendimi ifade edebilme alanlarında deneniyorum kendimce aslında. Bazen yazıyorum bazen  dans ediyorum bazen anlatıyorum bazen de zihnimde canlanıp kayboluyor. Kendimi ifade etmek istememdeki amacı düşünüyorum yani neden yapıyorum ? Sanırım bu doğrudan insanın varoluşundan gelen bir mesele yani "iletişme istenci" bunu biz köklerimizden getirdik inşa ettik, öğrendik, öğrettik ve aktardık. Bunu dil aracılığıyla yaptık ürettiğimiz dil anlam ile varoldu. Oysa her zihin kendi içerisinde özerk. Yani söylediğim kelime ve cümlelerin ya da ifade ettiğim o anki duygunun karşımdakinde tam olarak benimle aynı hissi uyandırıp/uyandırmadığını bilmiyorum. Ama ortak bir payda da var.  Aşk dediğimde, acıma, korku, neşe vs. Bu kelimeler karşı tarafta bir anlam buluyor ya da bir zemine oturabiliyor. İletişimin doğası da bu olsa gerek. Ve tabi bunu biraz da tanrısal bir olgu olarak görüyorum. Çünkü ben tanrının insan zihninin, insan düşünce biçiminin, insan varlığının bir mükemmeli, bir makrosu olarak görüyorum. Tanrı insanın bir uzantısı, zihninin ideal yapısı olarak görüyorum. Bunu şunun için söylüyorum, islam tanrısı Allah'ın insanları neden yarattığına dair meleklerin sorduğu soruya "kapalı bir sandık idim bilinmek istedim" yanıtını verir. Yani bilinmek ve tanınmak.  Dahası ise bunu kelimeler yoluyla söz yoluyla yazı yoluyla yapıyor olması. Bu iletişme istencini tanrıda da görmek mümkün. Bunu söyleyerek kendimi haklamış oluyorum hem insanın kendini ifade etme isteği ve bunu tanrının da kendisinin ifade etmesi. Diğer yandan kendiliğinden olan tanrının da aynı istence muhtaç olması. İnsanın zihninde yaratmış olduğu tanrı ile aslında kendisinin aynı şeyler olduğunu gösteriyor. Yani diyorumki insan bu bakımdan tanrıdır, kendimizi ifade etmek ise tanrının buyruğudur...Yazarak aslında bilinçaltımı daha görünür kılıp deşifre etmek istiyorum. Çünkü kendime yardım edecek onu kurtaracak kişi olan da yine benim. Okuduğum bir kitap, izlediğim bir film edindiğim bir tecrübe ya da herneyse bana benden daha yakın olamayacak. Şunu da gözden kaçırmamak gerekir kitaptan veya görselden çıkardığım düşünce beni şekillendirebilir "medenileştirebilir" kendime ya da dışarıya öznel veya nesnel dünyama etki edebilir ama doğrudan bana dokunup dokunmayacağına emin değilim.  Bunu şu yüzden söylüyorum, yaptığım şeyi devam ettirmekte kararlıyım bilinçaltımı mümkün oldukça bir çok yerden açığa çıkarmak istiyorum. "Aslında ben ne düşünüyorum" ? Ve başta söylediğim şey olan "iletişme istenci" ve dahası da zihnimdeki oluşumları kayıt altına alma isteği. Belki bir gün kapalı bir sandık olan "ben" bilinmek istenir. Benim için değerli şeyler bunlar okuduklarım, gördüklerim, zihnimde canlandırdıklarım bana özeller. Üreten zihin değerlidir ve açılmak ister ya da ben öyle istiyorum. Hem belki bir başkasının da kendini ifade etme yollarından birini tercih etmesinde rol oynayabilirsem ne güzel. Buna neden olabilirim. Yaptığım şey çok basit zihnimde canlananı o an düşünmeden kayıt altına almak, kendimi deşifre etmek, çünkü ne kadar çıplak olursam sonrasında nasıl bir benle karşılaşacağımı görmek istiyorum. Genelde kendimize dışarıdan bakan yabancılarız, başkalarının istek, talep ve beklentilerini cevaplayan karşılayan kimseleriz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder